Şu günlerde ülkeminiz gündemini meşgul eden konu başlıklarının bazıları ” Reza Zarrab davası, Halkbank davası, İran ambargosu nasıl delindi? ” bunlardır. Bu konularda tarafsız şekilde siyasi amaç gütmeden yorum yapan ve gerçekleri yazan çok az. Bunu için tarafsız şekilde kendi yorumlarımı yapmak istiyorum. Biraz uzun olabilir ama bilgi amaçlı bir yazı olacağını düşünüyorum.
Başlıklar
İran Ambargosu Nedir? İran Ambargosu Ne zaman Başladı?
Ambargo ilk olarak 1951-1953 yılında Muhammed Musaddık’ın başbakanlığı döneminde yaşandı. Bunun sebebi de “Petrolün millileştirilmesi” politikasını başlatması oldu. Bu millileştirme ile İran da ki petrollerin kontrolleri İngizlerin elinden çıkmış oldu. Bunun sonucunda İngiltere ambargo uyguladı. Sonuç A.B.D destekli Ajax Operasyonu adı verilen askeri darbe ile sonuçlandı. Bu hikaye sizlere tanıdık geliyor mu?
Sonraki ve günümüze kadar süren ambargo ise 1979 İran Devrimi ile başladı ve 38 yıldır devam ediyor. Tabi bazı yıllar ambargolar gevşedi bazı yıllarda da çok sıkı denetime tutuldu. Bu gel gitlerin asıl sebebi devlet liderlerinin etkisidir.
Sonra rehine krizi oldu. ( 1980-1983 ) A.B.D ‘nin İran ‘daki Büyükelçiliği basıldı ve görevliler 444 gün rehin tutuldu.
A.B.D İran-Irak savaşı ‘nı bahane ederek ( 1980-1988 ) ambargoları devam ettirdi.
A.B.D 1992-1995 yılları arasına kimyasal silah ve nükleer füzelerin geliştirilmesi gibi konuları bahane ederek ambargo devam etti. Hatta bu tarihlerinden sonra A.B.D ‘nin tek korkulu rüyası olan kıtalar arası nükleer füzeler konusunda İran ‘a günümüze kadar ambargo uygulamaya devam etmiştir. Kendi kendine kanunlar çıkartıp tüm Dünya ülkelerine bu yasaları dayatmıştır.
İran Ambargosu ve Birleşmiş Milletler
Birleşmiş Milletler, A.B.D ‘nin kendi başına aldığı kararların bir kısmını onaylamaktadır oda 1929 sayılı BM kararı, “hassas nükleer faaliyet” için kullanılabilecek her türlü askeri ve sivil mal ve hizmetin ticaretini ve bu ticaretten doğan para transferlerinin önlenmesi yönünde karar almıştır. Tabi A.B.D durmaz hemen gene kendi senatosundan bir karar daha alır. Buda İran ‘ın petrol ve doğal gaz gelirlerinin de nükleer geliştirmede kullanabileceği için bunlara da ambargo uygulamıştır. Yani doğal gaz ve petrol alıp bunun karşılığı para verirsen bu para kara para olarak sınıflandırılacak ve el koyulacak anlamına geliyor. Tabi Türkiye ‘nin doğal gaz ihtiyacının %18 si, petrolünde %50 ‘i İran ‘dan karşılandığını unutmamak gerek 🙂 .
İran Ambargosu Türkiye
Şimdi yukarıdaki bilgiler eşliğinde Türkiye ‘nin İran ile alışveriş yapmama lüksü yoktur. Ama A.B.D 2010 yılından bu zaman kadar hep bu konu hakkında baskı yapıp duruyor. Türk bankalarını uyarıp duruyor. Hatta 2010 yılında A.B.D Hazine Bakanlığı Terörizm ve Finansal İstihbarat yeni müsteşarı David Cohen Türkiye ‘deki Bankalar Birliğinde İran ‘a uygulanan ambargoya uyulması hakkında tehdit vari bir konuşma yapmıştır. Hatta okuduğumuz haberlere göre bazı banka müdürleri yurt dışına çıkmaktan korkmuştur. Bunun üzerine zamanın bakanı Zafer Çağlayan ise bankacılara cesur olmalarını tavsiye etmişti: ”ABD’nin yayımladığı ambargo kararı var. Her türlü finansman hareketlerine yasak getiren bir düzenleme. Bizi sadece BM’nin kararı bağlar. ABD’ninki değil.Bankaların cesaretli olması lazım.” diye demeç verdi. Şuan ki mahkemede onun adının geçmesi bence 2010 yılında ki bu konuşmasından kaynaklı diye düşünüyorum.
İran Ambargosu Nasıl Delindi?
Türkiye ‘nin 2002 İran ile olan ticareti 1 milyar $ olarak görüyoruz. 2010 yılında ise tam 11 milyar $ ‘a ulaşıyor ve 5 yıl içinde 30-35 milyar dolara ulaşması düşünüyordu. Buradan anlaşılacağı üzere Türkiye, İran ambargosunu B.M ‘in uyguladığı ambargoya göre alışverişe devam ediyor ve etmelidir de.A.B.D nasıl kendini güvence altına almak istiyorsa Türkiye ‘de öyle yapmalıdır. ( Tabi ki bu dik başlılığımız cezasız kalmayacaktır. Günümüzde ki olaylar 2002 yılından süre geliyor. 2017 yılında artan ekonomik baskılar, terör ve davalar ile ödenmektedir. ) Neyse bizim bu dik duruşumuz bazı ülkelerin dikkatini çekti ve onlara da el ayak olduk. Örneğin A.B.D baskılarına dayanamayan Hindistan, İran ‘dan aldığı petrolün parasını, Türkiye üzerinden Halkbank aracılığı ile ödenmiştir. 2011 yılı boyunca Hindistan ‘ın tüm para akışı Halkbankası üzerinden gerçekleşiyordu. Tabi tüm bu işlemler tarafların denetimine de açık tutulduğu için mevcut BM yaptırım kararlarına da aykırı değildi.
Türkiye, İran ‘dan BOTAŞ ve TÜPRAŞ aracılığı ile yapmış olduğu alımlar karşısında Halkbank’ta İran kaynaklarına TL cinsinden hesaplar açılıyordu. Bu hesaplardan çekilen paralar ise Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin herhangi bir dahli olmadan altına çevriliyor veya eski usul havale yöntemleri kullanılarak TL döviz cinsinden Dubai’ye ve oradan da ilgili şirketlere transfer ediliyordu.
Hatta bu para akışı 2010-2013 yılında 100 milyar dolara ulaşmıştır. A.B.D bu akışı durdurmak için İran’dan petrol alan Çin, Hindistan ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 8 ülke petrol ithalatlarını makul seviyelere indirmeleri karşılığında bir süre hidrokarbon ticareti üzerindeki baskıların gevşetilmesi konusunda anlaştı. Çin ve Türkiye’ye petrol alımının kademeli azaltılması karşılığında 180 günlük bir süre yaptırımlardan muafiyet tanındı. Türkiye üzerinden girişilen bu parasal operasyon, Türkiye’nin cari açığına da pozitif bir katkı sağlamış oldu. Mahfi Eğilmez’in Ekim 2012’de yaptığı analize göre, bu yolla “İran ambargodan biraz olsun kurtulmuş, Türkiye de eskiden ithal ettiği altınları ihraç ederek cari açığının düşüşünü hızlandırmış” demiştir.
Tabi bu girişimler A.B.D ‘nin hoşuna gitmemiştir. Bu hoşnutsuzluk sonucu 17-25 Aralık 2013 ‘te FETÖ ‘cu polisler tarafından ilk operasyon başlatılmıştır. A.B.D bu darbe ile hükümeti devirmeyi çalışmıştır ama bu girişim seçimlerde ters tepmiştir. Buna benzer bir olayı İran ‘da başardı ve Ahmedinejad ‘ı Zencani ( Zencani kim derseniz İran başka ülkeler ile ambargoyu delmek için kullanmıştır aynı Reza Zarrab gibi ) ile vurarak devirmiştir. Yerine daha ılımlı kişileri getirtmeyi başarmıştır.
Halkbank Davası
Yukarıda ki ambargo delinmesinin sonuçlarından biridir. 17-25 Aralık 2013 FETÖ ‘cu polislerin ( A.B.D ‘nin emrindeki diyelim ) başlattığı bir operasyondur. Bu operasyonda Reza Zarrab, bir kaç bakan, belediye başkanı ve Halkbank genel müdürü sorguya çekilmiş ve bir kısmı tutuklanmıştır. Bu operasyonun A.B.D tarafından yapıldığını en koyu muhalefet yazarları bile kabul etmektedir. Siz A.B.D ‘nin 100 milyar dolarını izinsiz piyasaya sürerseniz bunları kabul etmişsiniz demek oluyor. Bu operasyonun benzerini İran ‘da yaptılar ve başarılı oldular. Bu konuyu araştırabilirler. Burada Halkbank ‘ın tek suçu kamu bankası olması ve ambargonun bu banka aracılığı ile delinmesi olmuştur.
Aslında burada kişilere değilde büyük resime bakmak lazım. A.B.D bir bankaya saldırmak ile ne amaçlamış olabilir? diye düşünmeliyiz. Bana göre iki sebebi var 1. si şahsi olarak ele aldılar bize rağmen ambargoyu deldiler ve ceza verilmeliydi. 2. olarak ise Halkbank üzerinden Türk Bankacılığını hedef aldılar. Yanda paylaşmış olduğum resimde tüm bilgiler mevcuttur. Ayrı bir açıklama yapmayacağım.
Reza Zarrab Gerçeği
Reza ise bu olaylarda bir piyondur. Ambargo delinirken açılan hesaplar hep Reza üzerinden açılmıştır. Bu işlemler zaten taraflar için açık hesaplardı denetlenebiliyordu. Bu işlemleri A.B.D dahil herkes biliyordu. 17-25 Aralık operasyonları olunca tutuklandı. Sonra serbest bırakıldı. A.B.D bunu yediremeyince Reza Zarrab hakkında soruşturma başlattı şu şansa bakın ki Zarrap tatile Miami ‘ye gidiyor. Yani kendini arayan ülkeye 🙂 çıkmış şuna şu kadar şuna şu kadar verdim diyor. Peki kanıt diyorlar yok 🙂 mantıklı biri olun birisi çıkıp sizin için öyle böyle dese kanıtsız bir şekilde siz kendinizi nasıl savunurdunuz acaba?
Bu adam kim neyle yargılıyor bakalım. Uluslararası Acil Ekonomik Güçler Yasası”na aykırılıktan dava açıldı. Açıklaması sen A.B.D ‘nin dış politikalarını ve ulusal güvenliğini tehdit ettiğin için seni tutukluyoruz. Dediklerimizi demezsen buradan çıkışın yoktur deniliyor. Bunu neden dedim kendisinin cezaevindeki ses kayıtları çıktı.
Bu dava taa 2010 ‘lara dayanıyor. Yani A.B.D ‘nin bizi sert bir dille uyardığı zamanlara.
SONUÇ
Burada en akıllıca soru şu olacaktır. Türkiye, İran ambargosunu delmekle iyi etti mi? Kendimce Türkiye sonuna kadar haklıdır. Her ülke kendi çıkarlarını gözetmek zorundadır. Biz hem ekonomimizi hemde bölgedeki gücümüzü arttırmak için böyle bir girişimde bulunduk ve bu girişime kimse kara para aklama diyemez. Tabi sınırlı gücümüz ile A.B.D ‘ye karşı gelinir miydi orası bilinmez. 2010 ‘da verdiğimiz kararlar şuanda karşımıza çıkıyor ve düşman çok güçlü onun için bu mesele kişi veya kurum meselesi değildir. Bu vatan meselesidir,lütfen bunlara prim vermeyelim. Eğer yetim hakkı yiyen varsa ayrıca çeksin cezasını orası ayrı.
Bir yanlışımız varsa affola. Okuduğunuz için teşekkürler.
Bu Yazıya Tepkin Ne Oldu ?
adamlar öyle bir senaryo yazmış ki gerçekten insanın hakan atillanın sorgusunu izleyince sinirleri bozuluyor. adamın penisini kontrol ettiler ya yuh diyorum nasıl bir türk korkusuysa içlerindeki.
Eğer biz bir teröriste öyle muamele yapsak insan haklarından tutunda, BM kadar bize baskı yaparlar. Zaten bu dava uzun yıllar sürecektir. Tam bitti derken tekrar pişirip önümüze koyacaklardır. Amaç devamlı istikrarı bozmaktır.
@PROFESOR hocam bu arada hakkını helal et bir tane fırlamaya ağzının payını vermek için bu makaledeki bilgileri kullandım dangalak diyor ki türkiyenin irana paralar vermesi ticaretini sonlandırmaması türkiyenin menfaatine değildir çünkü irandan petrol enerji alıyoruz diyordu dayanamadım
Hiç sorun değil hocam. İşi yarayabildiysek ne mutlu. Ama karşınızdaki 'nin anlayabildiğini zannetmiyorum. Görüşü sabittir diye tahmin ediyorum.