Merhabalar arkadaşlar, 3 hafta önce başladığım ve yeni bitirdiğim İnsan Nasıl İnsan Oldu – M. İlin, E. Segal adlı kitabımı bitirmiş bulunmaktayım. Aslında ilk defa antropoloji içeren bir kitap okuyorum. Eğer benim gibi eski dönem insanlarının nasıl yaşadığını öğrenmek istiyorsanız. Sizler için güzel bir Antropoloji ‘ye giriş kitabı olacaktır.
İlk olarak kitabımız toplam 624 sayfa ve Say yayınları tarafından basılmıştır. Rusçadan çeviriyi de Ahmet Zekerya yapmıştır. Kitabımızı Bilim, Antropoloji ve Sosyal Tarih kategorilerine sokabiliriz.
Kitabın aslında ana konusu bilim nasıl gelişti? Bize bilimin nasıl geliştiğini anlatırken insanında gelişimini anlatıyor. Yazarımız kitaba insanoğlunun nasıl evrildiğini anlatarak giriyor. Kitapta maymunların Dünya da ki zor şartlara uyum sağlamak için evrilerek insana dönüştüğünü ve bu dönüşümleri buldukları kemiklerle ispat etmeye çalışıyor.(Ama ne hikmetse tam bir iskelet bulunamamış ya sadece alt çene kemiği, yada bir kafatası parçasından örnekler ile ilerliyor. )
Tabi maymun insana doğru ilerlerken karşına çıkan zorlukları çözmeye çalışırken daha da çok gelişim gösteriyor. Mesela soğuktan korunmak için veya yabani hayvanlardan korunmak için ateşi nasıl kullanacağını, aç kalmamak için nasıl avlanacağını buluyor. Bunları güzel örnekler ile açıklıyor. Bu sırada değişen doğa olayları ile baş etmeyi öğreniyor. Ama tüm maymunlar insan olmak istemiyor, bazıları zorlukları çözmek yerine onlardan kaçıyor bu sayede bir kesim hayvan olarak yoluna devam ediyor, bir kısım ise insan olarak devam ediyor. Tabi bu süreçleri zaman ve tarih vererek anlatıyor ki yüz binlerce yıl içindeki gelişimini anlatıyor burada. Ayrıca bu gelişmeler içinde insanların kullandıkları araç ve gereçlerin nasıl bulunduklarını ve bu aletlerin gelişim sürecini çok güzel şekilde anlatıyor.
İlerleyen bölümlerde insanların nasıl düşünmeye başladığını, ilk neyi düşündüğünü anlatmaya başlıyor. İnsanlar ile Tanrıların zamanlarını anlatıyor, mesela bu kitap ile Yunan mitolojisi ile ilgili baya bilgi öğrenebilirsiniz. Tabi konular derinleşip ilerliyor konu felsefenin doğuşuna geliyor. Bu kitap ayrıca felsefeye yeni başlayanlar için ideal bir giriş kitabı. İlk filozofları detaylı şekilde bizlere anlatıyor. Bu filozofların düşüncelerini, hayatlarını, buluşlarını, ölümlerini yani doğumdan ölüme kadar olan kısmını akıcı bir şekilde bizlere sunuyor.
Yoğun bir felsefeden sonra insanların birbiri ile olan iletişimlerini, bunların sonuçlarını anlatmaya başlıyor. Tabi aynı zamanda gelişen bilimi ve bunun sonucunda yeni icatları araya sıkıştırmayı unutmuyor. İletişimin artmasının hem iyi hemde kötü sonuçlarını anlatıyor. Örneğin iyi yanlarında birisi bilim ve sanat hızlı bir şekilde ilerliyor, kötü yanı olarak savaşlar baş gösteriyor. Savaşlar sonucunda kölelik, hastalıklar ve ölümler başlıyor. Kitapta kölelik hakkında baya bilgi öğreneceğiniz kesin arkadaşlar. Kölelik ilk ne zaman çıkmıştır? Köleliğin kötü tarafları nedir? Sorularınıza çözüm bulacaksınız.
Kölelik zamanı derken çok tanrılı zamandan tek tanrılı zamana giriş yapıyor yazarımız. Hıristiyanlığı, İslamın nasıl geliştiğini detaylı şekilde anlatıyor. Bu bölümde hoşuma gitmeyen kısım, yazarın Müslümanlara karşı negatif tutumuzu hissediyorsunuz. Emin olmadığı sözleri kitabına taşımış. Mesela Hz. Ömerin söylediğini beyan edip kitaplarla ilgili bir sözünü paylaşıyor. Sonuna da ” o mu söylemiş belirli değil” diyor. Böyle bir kitapta, bilimi savunan bir yazarın kesin olmayan bir bilgiyi paylaşması hoşuma gitmedi.
Tek tanrılı zamanlardan büyük İmparatorlukların kurulduğu ve yıkıldığı zamanları anlatırken bariz bir şekilde kendi soyunu öve öve bitiremiyor yazar. Mesela Rusların, Sibirya ‘yı alırken gerekli bir savaştı diyor. ( Savaşta binlerce sivil insanı katlediyorlar ) Ama Osmanlıyı anlatırken gerçi Türkler diye hitap ediyor. İstanbulu aldığı zaman şehri yıkıp döktüğünü söylüyor. Gerçekte böyle bir şeyin olmadığı bilinen bir gerçektir. Neyse bunlarıda görmezden geldim tabiki. Ben gerekli bilgileri aldım diyebilirim.
Edebi açıdan iyi kurgulanmış ve olayları çok güzel şekilde bize izah ediyor. Olaylar içinde hiç sıkılmadan sürüklenip gidiyorsunuz diyebilirim. Benim için eksi bir yönü yukarıda yazdıklarım hariç, bazı yerlerde kendini tekrarlamış diyebilirim. Bunun yanında bir çok yeni bilgi öğreneceğiniz kesin arkadaşlar. Takvimi ilk kim buldu? Saati ilk kim buldu? Güneş tutulmasını ilk kim buldu? Akademi sözü nereden geliyor? vb. sorularını cevaplarını bulabilirsiniz.
İnsan Nasıl İnsan Oldu Kitabından Alıntılar
- İnsan yalnız olsaydı, hayvan olarak kalırdı. Toplumda hayvanı insana çeviren, emek olmuştur.
- İnsan, usta olarak doğmaz, ustalık sonradan öğrenilir. İnsanın hayvandan ne kadar uzaklaştığı, ondan ne kadar farklı olduğu asıl burada görülür.
- Eski evler onların dilinden anlayana ne çok şey söylerler bir bilseniz!
- İnsanlar dünyadaki her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu yaşayarak öğrenir.
- Korku cehaletin çocuğudur.
- Mezar taşı ilk kitap, bir parça akgürgen kabuğu ise ilk mektuptu.
- Harfler ulustan ulusa, kuşaktan kuşağa geçerek, dirileri ve ölüleri, yakın ve uzak uluslarla kuşakları, canlı bir insanlık halinde ebediyen birleştiriyordu…
- Karşısında zamanın duvarları gittikçe geriye, geçmişe doğru çekiliyordu. Orada ne insan vardı, ne de dünya.. – Ya ne vardı? Her şeyin aslı olan ” sonsuzluk. ”
- İnsanlar doğup ölüyor, devletler kurulup yıkılıyor, dünyalar doğup yok oluyor. Başlangıcı ve sonu olmayan tek bir şey vardır: Hareket.
- Zaman olur günler birbirine benzer, hayat ırmağı öylesine ağır akar ki, durmuş gibi görünür. Derken fırtına çıkar, bir de bakarsınız her şey değişir, alışılmış bozuk düzenden eser bile kalmaz. Günler değil, saatler bile her şeyi değiştirir, taş taş üstünde bırakmaz geçmişten.
- Demokratik bir ülkede yoksul olmak, kralların idare ettiği bir ülkede zengin olmaktan iyidir.
- Zamanın fikirlere hükmü geçmez, zaman çevremizde görünen her şeyi alıp götürür, ama fikirler zamanın ve yerin dışındadır.
- İnsan, eli kolu bağlı, zincire vurulmuş bir köle gibi, ölmeye mi mahkum, yoksa kölelik zincirlerini kopartıp özgürlüğe mi kavuşacak?
- Tarih sadece bir ” prokuror ” , yani savcı değil, aynı zamanda bir ” avukat ” tır da.
SONUÇ: İnsanlık tarihi ile ilgili Nasıl? Nerede? Ne Zaman? gibi sorularının cevabını bulabileceğiniz güzel bir kitap arkadaşlar. Tavsiye olarak dini kişiliği tam oturmamış çocukların okumaması taraftarıyım. Kitaba 10/7 veriyorum arkadaşlar.
Bu Yazıya Tepkin Ne Oldu ?
İslamiyet ve Türklere karşı her zaman bir önyargıları ve husumetleri var..
bir yazarın böylesine bir tutum sergilemesi hoş değil açıkçası… Türkler ve islamiyet hakkında hiçbir fikri olmadan kitabı okuyan okurlar yazılanlardan olumsuz etkilenecek ve onlarda husumet cephesine katılacaklardır.
ne kötü…
teşekkürler paylaşımınız için..
Aynen hocam, zaten uyarıda bulundum yazımda. Çünkü dediğiniz gibi bilgi eksikliği olan kişiyi olumsuz etkiler.
Açıkcası açıklamanızdan sonra okumaktan vazgeçtim diyorum. Bilgilendirici yazınız için teşekkür ederim.
Bu tür kitaplar okuduysanız okumanızı tavsiye ederim hocam.
Kitap yorumunuzu okuduktan sonra okumamaya karar verdim. Yorum için teşekkürler.
Yorumunuz için teşekkürler.
Aslında konusu ilginç, ancak taraflı ve bazı belirsiz hatta yanlış bilgiler içermesi çekiciliğini kaybettiriyor. İlk defa öğreneceklerimizin doğruluğunu da sorgular hale getiriyor. Ben bu kitabı okumaya başlasam acaba sorusu sürekli beynimi kemireceğinden bitiremem. Teşekkürler.
geçmiş birikimlerinizi bilmiyorum ama islami açıdan varoluşu tam olarak anlayamamış kişiler için kafa karışıklığı veya yanlış yola sokma ihtimali var. 🙂