Merhaba kitap kurdu arkadaşlarım, bugün Stefan ZWEIG ‘in Satranç eserini yorumlamaya çalışacağım. Kitap modern klasikler dizisinin 21. Kitabı olarak karşımıza çıkıyor.
Stefan Zweig – Satranç Konusu
Olay bir gemide gerçekleşiyor arkadaşlar. Gemide dünya satranç şampiyonu Mirko Czentoviç, anlatıcımız ve eski bir avukat olan ama aynı zamanda satranç ustası olan Dr. B karşılaşmalarını ve bunların hayatlarını ele alıyor kitabımız.
Stefan Zweig – Satranç Yorumum
Kitap toplam 83 sayfadan oluşmaktadır. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından basılmıştır. Almanca aslından çeviren kişi Ahmet Cemal ‘dir. Kitabımız Hikaye kategorisinde bulunmaktadır. Ayrıca kitabın içinde kendi ayıracı var arkadaşlar.
Kitaba başlarken bir heyecan başlıyor ve bu heyecan son sayfaya kadar devam ediyor diyebilirim arkadaşlar. Sayfa sayısı ve heyecanı sayesinde tek solukta okuyup bitireceğinize eminim. Kitabın girişinde bize dünya şampiyonu Czentoviç hakkında detaylı bilgi verdikten sonra olayların başlayacağı mekana yani gemimize geçiş yapıyoruz. Gemimizde Dr. B tanışıyoruz ve hikaye aslında burada başlıyor benim için arkadaşlar.
Benim için Dr. B kitaptan çıkarın geriye bir şey kalmaz diyebilirim. Zaten onun hayatı kitabı etkili kılıyor. Diğer gelişmeler benim için 2. Planda kaldı.
Kitap edebi açıdan laf söylenmeyecek şekilde güzel işlenmiş. Çok güzel bir şekilde akıcılığı var. Ayrıca yazarımız, karakterlerin o anki duygularını okurlarına iyi geçiriyor.
Kitabın kötü yanı olarak satrancın sonsuz olasılıkları hakkında bir anlatım olmaması. Olasılıksız kitabını okuyan varsa dediklerimi daha iyi anlayacaktır. Orada ki derin düşüncelere dalma olayı burada eksik kalmış. Diğer bir eksik kitap sanki eksik kalmış gibi. Sonu bağlanmamış gibi hissettim, belki ben heyecana kapılıp bir solukta okuyup sonuna geldiğimde devamı olsun istediğim için olabilir.
Stefan Zweig’ e Göre Satranç Nedir?
Aslında satranç da bir bilimdi, bir sanattı, Hz. Muhammet ‘in gökyüzü ile yeryüzü arasındaki boşlukta bulunan tabutu gibi, bu kategoriler arasında boşlukta dolanmaktaydı, karşıtlıklardan oluşma bütün çiftlerin bir defaya özgü birleşmesiydi; sonsuz eski, ama buna rağmen sonrasız yeniydi, kuruluşu bağlamında mekanikti, ama yalnızca imgelem gücü aracılığıyla etkinlik kazanabiliyordu, geometrik açıdan kaskatı bir uzamla sınırlıydı ve bu arada kombinasyonları bağlamında sınırsızdı, kendini sürekli geliştiriyordu, ama durağandı, hiçbir yere götürmeyen bir düşünme eylemiydi, hiçbir şey hesaplanmayan bir matematikti, eserleri bulunmayan bir sanattı, özden yoksun bir mimariydi, fakat öte yandan, kanıtlanmış olduğu üzere, varlığı ve oluşu açısından bütün kitaplardan ve eserlerden daha kalıcıydı, bütün halklara ve zamanlara ait bulunan, can sıkıntısını öldürmek,duyuları bilemek, ruhu gergin tutmak için dünyaya hangi tanrının getirdiği kimsece bilinmeyen tek oyundu.
Stefan Zweig – Satranç Sözleri – Kitaptan Alıntılar
Bir insan kendini sınırladığı ölçüde sonsuzluğa da yaklaşmış demektir
SONUÇ: Kesinlikle her yaşta insanların okuması gerekli olduğu bir kitap olduğunu düşünüyorum. 10/7 veriyorum.
Bu Yazıya Tepkin Ne Oldu ?
Kitap için verdiğin yoruma bakılırsa okumak gerektiğine kapıldım diyebilirim hem edebi akıcılık hem bilgiler nedeniyle fakat sonu eksik kalan kitaplarda bana bir sürü düşünce geliyor kitabın sonu bir bağlayıcılıkla bitmeli derim ben. O nedenle karşılaşırsak okurum derim…
Öncelikle yorumunuz için teşekkürler. Kitap ya bende yüksek bir beklenti oluşturdu yada dediğim gibi sonu istediğim gibi olmayınca eksik kaldı hissiyatı oluşturdu. Gerçi her iki türlüde bende final etkisini yaratamadı.
Lezzetli bir yemeğin sonunda tatlı bekliyor insan, olmayınca tamamlanmıyor. Yine de okunabilir duruyor, liste kabarık biraz altlarda beklesin. Teşekkürler.
Aynen katılıyorum. Ama sayfa sayısının azlığı ve akıcılığı için alınıp okunabilir.
Merhabalar,
Avusturyalı roman, tiyatro, biyografi yazarı Stefan Zweig’i ilk olarak ”Satranç” kitabıyla tanımıştım. ‘’Olağanüstü Bir Gece’’ adlı romanını da dün itibariyle bitirdim. ”Olağanüstü Bir Gece”, seçkin bir burjuva olarak rahat ve tasasız varoluşunu sürdürürken giderek duyarsızlaşan bir adamın hayatındaki dönüştürücü deneyimini anlatmaktadır. Romanda beni en çok etkileyen cümle şu iki cümle olmuştu:
-Kendisini bulmuş olan insan dünyada hiçbir şeyi kaybetmeyecektir. Kendi içindeki insanı kavramış olan insan ise bütün insanlığı anlayacaktır.
-Ne var ki bu satırları zaten sadece kendim için yazacaktım ve kendime bile tam açıklayamadığım bir şeyleri başkaları için anlaşılır kılmak gibi bir niyetim hiç yoktu.
‘’Olağanüstü Bir Gece’’ adlı romandan altını çizdiğim, en sevdiğim yirmi alıntıyı okumanız için sizinle de paylaşmak isterim:
Umuyorum ilgiyle okursunuz,
edebiyatla ve sağlıkla kalın.