Merhaba arkadaşlar, bugün Yekta Kopan ‘ın İki Şiirin Arasında adlı kitabını yorumlayacağım. Şahsen yazarın ilk kez bir kitabını okudum. Buna da kitapyurdu vesile oldu açıkçası. 150 TL üstü alışverişlerde bu kitap 3 TL ‘ye geliyordu bende sepetime ekledim. Kitabı alma hikayem bu kısacası.
İki Şiirin Arasında Yorum ve Eleştirilerim
Kitabımız toplam 136 sayfadır. Kitabın yazarı Yekta KOPAN ‘dır. Can Yayınları tarafından basılmıştır. Kitabımız öykü kategorisindedir. Kitabı kitapyurdu.com ‘tan 3 TL ‘ye karton kapaklı şekilde aldım. Kendi ayracı vardır.
Kitabımızın içeriği, yazarın başka platformlarda yayınlanmış öykülerinin toplanmış halidir. Aralarından sadece 2 öyküsü ilk defa bu kitabında yayımlamış. Bu öykülerin daha önce nerelerde yayınlandıklarını kaynakça şeklinde son sayfada belirtilmiş.
Kitaptaki hikayeler konu olarak birbirlerinden bağımsız şekilde ilerliyor. Tüm hikayelerin tek ortak noktası ise rakı masası… Tüm öykülerinde aşırı şekilde alkol tüketimi, sigara, ayrılık ve özlem duyguları işlenmiş. Bu duyguları okuyucuya güzel bir şekilde de aktarmayı başarmış şahsen. Yani sıkılmadan tüm öyküleri okuyabilirsiniz.
Birde hikayelerin neredeyse tümünde illaki bir baba faktörü işlemiş yazarımız. Ama bu baba alkolik, baskıcı veya ölmüş olarak anlatılmış. Buda aklımda bazı soruları dile getirdi. Neyse genel itibari ile çerezlik şekilde okunabilecek bir kitap arkadaşlar.
İki Şiirin Arasında Kitabından Alıntılar ve Sözler
- Bazı babalar oğullarına sadece dertlerini miras bırakıyor.
- Duyduğum her şeye başka bir anlam vermekten vazgeçemiyorum. Dil böyle işte, ehlileştirilemeyen bir hayvan.
- Hayat dediğin, bir cümleye yenik düşmek. Bir kelimeye. Bir heceye.
- Zihnimin, genişliği belirsiz koridorlarında başıboş dolaşan romanlar, öyküler, şarkılar, filmler var. Birbirlerine çarpa çarpa ilerliyorlar. Ne zaman dokunsa biri diğerine, ince bir ses çıkıyor. Senin sesine benzeyen, ince, bahar sabahında bir ses. Hep o sesi dinliyorum. Senin sesin. Gözlerimin kenarlarında hayatla uyumlu bir kırışıklık oluyor sesin; bir gülüşün başlangıcı. Tam o gülüş, başlangıç noktasından hız alıp bütün yüzüme yayılacakken, bir cümle, bir nota, bir görüntü geliyor karanlığın içinden; yenik düşüyorum…
- Hayat lunaparktaki aynalar gibi. Güldürücü ve kişiyi kendi gerçeğiyle yüzleştirmemeye kararlı.
SONUÇ: Bana sorarsanız öykülerinin konusunda alkolün ve sigaranın devamlı işlenmiş olması, hikayelerin birbirinden bağımsız olması bakımından puanım 10/5.5 veriyorum.
Bu Yazıya Tepkin Ne Oldu ?
Yazarın babası muhtemelen alkolikti ve yazara çok zarar veriyordu; bilinç altına işleyen bu detaylarla yazdığı her öyküde benzer sahneleri işlemiş demek ki.
Vala benim yazamadığımı yazmışsınız. İncelemeyi yazarken, bu yazdıklarınızı yazsammı acaba düşündüm sonra emin olmadan yazmak istemedim açıkçası.